
Türkiye ve Dünya’da Dini Gruplar Şeması
Dini gruplar geçmişten günümüze her toplumda önemli birer sosyal olgudur. Sevenleri ve sevmeyenleriyle varlıklarını devam ettiriyorlar. Durkheim’in teorisini takip edersek önemli birer işlev gördükleri için varlıklarını devam ettirdiklerini söyleyebiliriz. Dini gruplar en geri kalmış toplumlardan Avrupa ve Amerika’nın en gelişmiş sosyal sınıflarına kadar hemen her toplumda kendilerine takipçi bulabilmektedir. Kanaatimizce de her dini grubun varlık gerekçesini farklı teorilerle açıklamak daha doğru olacaktır. Toptancı teorilerle Türkiye’de dini gruplar ve Dünya’da dini gruplar olgusunu anlamamız zorlaşır.
Dini grupların zamanla yok olacaklarını söylemek eskimiş bir söylemdir. Aydınlanma düşüncesinin fanatik savunucularından bazıları dinin tamamıyla ortadan kalkacağını ileri sürse de zaman din lehine geçmiştir. Elbette bu süreçte toplumların din ve tanrı algılarında büyük değişiklikler oldu. Geleneksel toplumdan modernliğe ve şimdilerde de postmodernliğe geçişte inançlarımız ve yaşam tarzımız temelden dönüşüyor.
Türkiye’de Dini Gruplar. Dünya’da Dini gruplar. İslami dini gruplar hangileridir
İçindekiler
GİRİŞ
İslam toplumlarında ilk tasavvufi hareketlerin ve tarikat yapılarının 9. asır sonrasında yayılmaya başladığı düşünülmektedir. Özellikle Abbasilerin zayıflamasıyla Şii Beyliklerin güçlenmesi Sünni tasavvuf hareketlerini güçlendirmiştir. Halifenin ve temsilcisi valilerin zayıflamasıyla yerelde Şii söylemi karşısında sosyal, ekonomik, teolojik ve bazen de idari karşılık verebilecek yapılar olarak tarikatlar öne çıktılar. Takip eden yıllarda Haçlı Saldırıları ve sonra Moğol İstilaları tarikatları İslam Dünyası’nda iyice güçlendirmiştir.
Bu yıllarda İslami düşünce ve yaşam tarzının belirlenmesinde tasavvufi çevrelerin güçlü etkileri olmuştur. Tasavvufi yapılar Anadolu ve Balkanların fethinde de önemli roller üstlenmişlerdir. Ancak Fatih Sultan Mehmet ile başlayan süreçte tarikatlar devlet için problem olarak görülmeye başlandı. Fatih heterodoks ya da “Batıl” hareketler şeklinde tanımlanacak grupları tasfiye etmeye çalıştı. Dahası bağımsız dini grupları kontrol altına almak devlet politikasına dönüştü. Oğlu II. Beyazıt biraz da fıtratı gereği bu düzeni gevşettiyse de Yavuz ve Kanuni dini grupların ve hatta dini eğitim kurumlarının disipline edilmesini önemsediler. Bu bir anlamda devletin ve dinin rasyonelleşmesiydi. Başka bir görüşe göre de, İslam coğrafyasında serbest dini düşüncenin sıkıca kontrol altına alınmasıdır. Nizamü-l Mülk ile başlayan dinin devletleşmesi süreci ülkemizde DİB ve İlahiyat Fakülteleri ile devam ettirilmektedir.
Osmanlı son dönemlerinde ise sultanların politikalarıyla ters düşen dini gruplar devletin kıyımına uğramışlardır. Bunun en meşhur örneği Yeniçeri ordusunun kaldırılmasını istemeyen Bektaşi ocağının ağır bir devlet kıyımıyla dağıtılıp kalan mülklerinin devlet için önemli işler görecek olan Irak merkezli Nakşi Hȃlidi şeyhlere verilmesidir. Bunlar II. Abdülhamit dönemi Doğu politikalarında bazı önemli roller üstlendiler. Hȃlidi şeyhler günümüzde bile devlete yakın pozisyonlarını korumaktadır.
Osmanlı son döneminde tarikatlar birçok yerde emperyalizme karşı direnişin önemli “toplanma noktalarında” biri oldular. Afrika’nın geneli, Güney, Uzak ve Orta Asya ve Kafkaslarda yapılan sömürgeci işgaller karşısında tarikatlar toplumu örgütleme işlevi görmüştür. Daha yakın tarihlerde ise dini gruplar Filistin meselesinden Afgan Direnişine, Bosna Savaşından Irak ve Suriye meselelerine kadar birçok yerde karşımıza çıktılar.
Dünya kamuoyu İslami grupları daha çok cihatçı gruplar üzerinde konuşsa da Endonezya, Malezya, Pakistan, Mısır, Cezayir, Türkiye, Özbekistan ve Müslümanların çok olduğu Balkan ülkelerinde geleneksel dini grupların dini, sosyal, politik, kültürel faaliyetleri ses getirmektedir. Özellikle genel halka yönelik sosyal yardımlar, eğitim faaliyetleri ile yakın dairede oluşturdukları grup dayanışması sayesinde güçlenmeye devam etmektedirler.
Modern toplumlarda dini grupların konumu Baumann’dan hareketle “postmodern kabilelere” şeklinde tanımlanabilir [1]. Gelişmiş toplumlarda yarattıkları ilişki ağıyla takipçilerinin bireyselliklerini kısıtlama karşılığında güçlü sosyal sermaye sağladıkları bilinmektedir. Böylece modern toplumun yarattığı yalnızlık duygusu ve gelecek kaygısı giderilmiş olmaktadır. Diğer taraftan hem kendi içlerindeki bölünmeler hem de kendi dışlarındaki Müslümanlara bakışları sebebiyle çoğu zaman ayrılığa ve tartışmaya neden oldukları gözlenmektedir.
Değişen İslam toplumlarında faaliyet yürüten dini grupların ağırlıklı olarak tarihsel gruplar olduğu görülmektedir. Günümüzde değişim yaşamalarına karşılık kendilerini bir geleneğe nispetle tanımlamaları önemlidir. Bunun yanında “geçmişe” atıf yapıp kendilerini yenilikçi, modernist şeklinde görenler de önemli birer topluluk oluşturur. Son olarak kendilerini ıslahatçı kabul eden grupları sayabiliriz. Bunlar da “geçmişe” vurgu yapmaktadırlar. Modernistlerden farklı olarak değişimin Asr-ı Saadete doğru olması gerektiğini savunmaktadırlar. Çalışmamızda dini grupları bu üç ana başlık altında sınıflandırmayı uygun gördük. Bunların altında ise başka sınıflamalar oluşturulmuştur. Sınıflandırma büyük oranda Büyükkara’dan alınmıştır. Ancak Kepel, Lapidus, Efe, Tatar’ın çalışmaları da görülmüştür [2].
Türkiye ve İslam Toplumlarında Dini Gruplaşma
1- GELENEKÇİLİK
2- MODERNİSTLER
3- ISLAHATÇILIK
GELENEKÇİLİK
1- Selefi-Hadis Merkezli Gelenekçilik
2- Medrese-Fıkıh Merkezli Gelenekçilik
3- Tasavvufi Gelenekçilik
Notlar:
a- Gelenekçiler genelde hadis, fıkıh ve tasavvufçu anlayışlara dayanır.
b- Geleneğin büyük oranda onaylanması ve muhafaza edilmesi istenir,
c- Metin merkezli yorumculuk esastır, akla öncelik verilmez,
d- Erkek egemen yapı vardır, eski tasavvuf çevreleri bu konuda daha toleranslıdır.
Selefi-Hadis Merkezli Gelenekçilik
1- Vehhabilik
2- el-Kaide, Boko Haram, eş-Şebap, IŞİD-DEAŞ, en-Nusra
3- Siyasi Selefilik
a- Sahve Kökenli Siyasallaşma
b- Cihadi Kökenli Siyasallaşma
c- Suudi Kökenli Siyasallaşma
Not 1: Siyasi Selefilik esas olarak Suudi-Devletçi Vehhabilik ile Cihatçılık arasındaki sentez denemesidir.
Not 2: Batılılaşma ve laikleşme karşıtı, tasavvuf ve medrese geleneğini savunan, Osmanlı’nın son şeyhülislamlarından olan Mustafa Sabri Efendi de ayrı bir ekoldür. Düzceli Zahid-i Kevseri, Yusuf Nebhani, A. Ebu Ğudde ile Ahmet Davudoğlu (Ahmet Davudoğlu’nun dedesi) bu ekolün temsilcileridir.
Medrese-Fıkıh Merkezli Gelenekçilik
1- Diyobendiye Medreseleri. Kendilerini Çiştiyye tarikatına bağlı görürler. Ancak ağırlık medresedir.

2- Sipah-i Sahabe Medreseleri
3- Taliban Medreseleri
4- Pakistan Talibani Medreseleri
5- Cemaat-i Tebliğ Medreseleri
6- Moriyanya Medreseleri
7- Tayland Medreseleri
8- Kürt Medreseleri
9- Orta Asya Medreseleri
10- Endonezya Nehdatü’l Ulema Medreseleri. Çok yaygın bir harekettir.
11- Nedvetü’l Ulema- en-Nedvi ve Şibli Numani
12- Medresetü’l-Islah
13- Endonezya Muhammediye Hareketi
14- Şii Medreseler
a- Kum Geleneği
b- Necef Geleneği
Tarikat Gelenekçiliği
1- Nakşi – Barelviyye (Hint coğrafyası ve Avrupa-ABD’de çok sayıda Barelvi kökenli grup vardır.)

2- Kadiriye
3- Mevlevilik
4- Halvetiye ve Cerrahiye
5- Melamiyye
6- Uşşakiyye
7- Rifaiyye
8- Nakşi-Hȃlidilik
a- İskender Paşa Cemaati- M. Z. Kotku ve E. Coşan
b- Erenköy Dergâhı- M. S. Ramazanoğlu ve M. Topbaş
c- İsmailağa Dergâhı-M. Ustamahmutoğlu
d- Hazne Dergâhı
e- Menzil Dergâhı
f- Kıbrisî Dergâhı
g- Işıkçılık-İhlasçılar
h- Darende-Somuncu Baba Dergâhı
ı- Yahyalı Dergâhı
Not: Kürt medreseleri genel manada tarikat geleneğine bağlı olmak zorunda değildir. Ancak Norşin, Tillo, Ohin ve Taşkesen seydaları aynı zamanda şeyh olarak görev yapabiliyorlar. Hem tarikat hem de medrese gelenekçiliğini temsil etmektedirler.
ISLAHATÇlLlK
1- Kültürel Islahatçılık
2- Siyasal Islahatçılık
Notlar:
a- “Gerilemenin sebebi İslam değil Müslümanlardır” anlayışı güçlüdür,
b- Gelenek terk edilebilir ama halkın desteği için geleneğe saygılı davranılır,
c- Modernizm ve Batılılaşmaya seçmeci bir bakış vardır,
d- Nakli (Kur’an-Hadis) ve aklı dengelemeye çalışırlar,
e- Faaliyetleri daha çok siyasi, eğitim, ekonomi, basın-yayın ağırlıklıdır,
f- Elitist oluyorlar ve lider kadrosu alışılmışın dışında şeyh-seyda kökenli değil mühendis, edebiyatçı, öğretmenlerdir. Özellikle Siyasal ve Cihatçı Islahatçılıkta bu durum görülür,
g- Daha disiplinli yapılardır ve kadın çalışmaları önemlidir.
Kültürel Islahatçılık
1- Muhammediye
2- Nedvetü’l-Ulema ve Medresetü’l-Islah
3- Ahbaşiler. Sudan ve Lübnan merkezli küresel bir harekettir.
4- Tebliğ Cemaati. En büyük dini gruplardan biridir. Diyobendilerden ayrılsalar da ana faaliyetleri gezerek tebliğdir.

5- Süleymancılık
6- Nurculuk
a- Yazıcılar
b- Yeni Asyacılar
c- Meşveret
d- Gülen
e- Kurdoğlu
f- Zehra
g- Med-Zehra
Not: Bu grupların sayısı oldukça çoktur. Bir kısmı tasavvufi köklere sahiptir. Ayni şekilde itikadȋ, fıkhi konularda modernist eğilimi olanlar da çoktur. Temel çıkış noktaları farklılıkları bir yanlarıyla geleneğe bir yanlarıyla modernizme açık olmalarıdır.
Türkiye’de Dini Gruplar. Dünya’da Dini gruplar
Siyasal Islahatçılık

1- İhvan-ı Müslimin- H. Benna
a- Suriye İhvanı- Sıbai, Ğudde, S. Havva
c- Filistin İhvanı- Ahmet Yasin- Hamas
d- Sudan İhvanı- Hasan Turabi, Ömer Beşir
e- Tunus İhvanı- Ğannuşi ve Nehda
f- Cezayir İhvanı- FIS
2- Cemaat-i İslami- Mevdudi
3- Hizbü’t- Tahrir-en Nebhani
4- Hizbullah-Şia ve Kürt iki ayrı grup
5- Esrarullah (Zeydi-Şia, Yemen)
6- Terbiye Cemaati- Endonezya
7- MSA (Müslüman Öğrenciler Birliği)- ABD
8- ISNA (Kuzey Amerika İslam Toplumu)
9- AK Parti
MODERNİSTLER
1- Metinselci Modernizm
2- Tarihselci Modernizm
3- Ultra Modernizm
Notlar:
a- Bunlara göre “gelenek” İslam’ın en büyük gerileme sebebidir,
b- Dini yorumlarda akıl merkezdedir,
c- Tarihsel ya da dil kaynaklı yorumlar dini metni bağlamaz, zamanla değişebilir,
d- Kitabi bilgi önemlidir,
e- Gevşek yapılı organizasyonlardır ve sıklıkla yeni gruplaşmalar doğar,
f- Bunlar siyaseti İslam’ın yükselişi için öncelikli görmez. Önce kültürel-bireysel değişim hedeflenir.
Metin Eksenli Modernizm
1- Aligarh Ekolü- Seyyid Ahmed Han
2- Muhammed Abduh
3- M. Tevfik Sıdki
4- Gulam Ahmed Perviz
5- İnayetullah Han Meşrıki
6- Kasım Emin
7- Ahmed Subhi Mansur
Türkiye’de, Hüseyin Atay, Süleyman Ateş, Yaşar Nuri Öztürk, Bayraktar Bayraklı, M. Nur Doğan, Abdülaziz Bayındır
8- Reşad Halife, Türkiye’de bilinen isim Edip Yüksel’dir.
Tarihselci Modernizm
1- Fazlurrahman
2- M. Adid Câbirî
3- Hasan Hanefi
4- Muhammed Arkoun
5- Abdülkerim Suruş
6- Ahmed en-Naim
Not: Modernistler arasındaki farklılığa bir örnek olarak Maide 38. ayette hırsızın elinin kesilmesi hükmünün yorumu verilebilir. Bu ayeti yorumlayan tarihselci ekole göre ayetin kesme dediği şey o dönemin şartlarında geçerliydi ve biz de bu zamanın ağır bir cezasını vermeliyiz (hapis, para cezası vb). Metinselci modernistlere göre ise hırsızın elinin hafifçe çizilmesi gerekir.
Ultra-Modernistler

1- Amina Wadud
2- Bessam Tıbi
3- Çreğ Ali
4- Farid Esack
5- Scot Siraj al-Haqq Kugle
Not: Ultra-Modernistlerin görüşleri çok uçtur. Bunların bazısı eşcinselliği ve LGBT’yi savunmakta, bazısı kadınların imametini bazısı da feminist söylemleri dile getirmektedir. Klasik fıkıh ve kelam teorileriyle beraber gelenekler de eleştirilir.
Yakın Tarihimizde Köktenci Dini Hareketler
1- MTTB (Milli Türk Talebe Birliği1969 sonrası). İlk dönemlerinde ülkücü-İslamcı kimliğe sahipken sonradan ülkücüler ayrıldı ve İslamcılık güç kazandı. Ancak Türk milliyetçiliğinden izler hala çok güçlü.
2- Akıncılar MTTB’nin devamı idi. Ülkücülerce öldürüldüğü söylenen Metin Yüksel önemli bir semboldür.
3- Girişim ve Müslüman Gençlik Dergileri. AKP Mv. Mehmet Metiner’in de içinde bulunduğu Akıncı kökenli hareketlerdi.
4- Cemalettin veya Metin Kaplan Cemaati. Ağırlıklı olarak Almanya merkezli bir hareketti.
5- İBDA – Mirzabeyoğlu. Akıncılardan ayrıldı. A. Hâkim Avrasi ve Necip F. Kısakürek öncü kabul edilir. Kürt olan Mirzabeyoğlu, Türk milliyetçiliği ve İslamcılığı sentezlemeye çalışmıştır.
6- Nurcu Radikalizm. Med-Zehra ve Zehra grupları. Bunlar devletin ve genel Nur gruplarının söylemlerini reddediyor. Kürt politikaları Kürt ulusalcılara yakındır. Nursi’nin yazılarının çarpıtıldığını savunuyorlar.
7- Milli Görüş- Refah. Köken olarak bazı radikal görüşler benimser.
8- Mealci Radikalizm. İktibas ve Haksöz Dergi Çevreleri. İktibas eski Hizbu’t Tahrir lideri Ercüment Özkan liderliğinde çıktı. Haksöz ise eski Milli Mücadeleci Hamza Türkmen öncülüğünde çıkıyordu. Şimdilerde Özgür-Der çevresi olarak biliniyorlar. Ancak çok yakın tarihlerde yeni bir ayrışma daha yaşandı.
9- Milli Mücadele. Daha çok Aykut Edibali çevresinde toplanan İslamcılar. Bu gruptan çok sayıda yeni grup doğmuştur.
10- Malatyalılar- Meşaleciler. Önemli radikal gruplardan birisidir. Hizbullah ile eski diyalogları sebebiyle İrancı bir damarının olduğu söylenmektedir.
11- İran Bağımlı Radikalizm. Türkiye’de İrancı gruplar genelde küçük dergi çevrelerinde toplandı. Büyük gruplar oluşmadı. Hizbullah, Menzil grubu da (Adıyaman Menzil grubu değil) İran’a en yakın gruplar olarak bilindi. Lübnan Şii Hizbullah’ından farklı şekilde Hüda Par olarak siyasileşerek önemli bir değişim geçiren Türkiye Hizbullah’ı İran’a yakın olsa da Sunni bir gruptur.
Radikalizm Notları
1- Burada “radikal” ifadesi sıklıkla anlaşıldığı üzere cihatçı İslamcılığı kastetmez. Bunlar dinin yorumlanmasında geleneğe karşıtlık, Kur’an’ın emirlerinin topluma yansımasının ivediliği, laik-Batı yanlısı düzenle açık çatışmayı benimsemeleri gibi esaslarda benzer özelliklere sahiptir.
2- Türkiye’de ve Dünya’da radikal gruplar çok sayıda dergi, dernek ve vakıf etrafında bölünmüştür. Hızlı ayrılıklar bu grupların belirgin bir özelliğidir.
3- Genel olarak Sunni-Hanefi yapıdadırlar. Ancak İran destekli Haşdi Şabi örgütü bilinen bir Şii radikal örgüttür. İslamcı grupların doğal olarak ümmetçi olması beklenirken ülkemizde Türk-İslamcılık ve ağırlıklı olarak “Osmanlıcılık” göze çarpmaktadır. Bu sebeple diğer İslam ülkelerindeki İslamcılarla sağlam diyalogları yoktur. Bu gruplar Türk solunda olduğu gibi Türk milliyetçiliğine ve Kürt meselesine bakışta kendi içlerinde ayrışmalar yaşamaktadır. İlginç olan Arap ve Fars ağırlıklı gruplarda da Arap-Fars milliyetçiliği belirgindir. İhvan-ı Müslim ya da Iran Devrim ekibi bile uzun süre Mısır ve İran merkezli düşünmeye devam etmiştir.
4- Radikal Sunni gruplar için halifeliğin yeniden ilanı önemlidir. Bu gruplara göre Müslümanların en büyük sorunu Batı yanlısı seküler iktidarların kurdukları sistemlerdir. Bunu İslami hale getirmek için Hilafet yeniden ilan edilmelidir.
5- Radikal gruplar açıkça Kemalizm ve her ülkedeki şekliyle Batılılaşmaya ateş püskürse de önemli ölçüde bu zihniyet dünyasından ve metotlarından etkilenmiştir. Bu durum büyük bir çelişkidir. A. Yaşar Ocak’a göre, “radikal İslamcılık Kemalizm’in gayri meşru çocuğudur”.
6- Türkiye’de radikalizm diğer ülkelerdeki gibi aşırılaşmadı. Bunun bir sebebi, Necip Fazıl Kısakürek, Nureddin Topçu, Necmeddin Erbakan, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil gibi edebiyatçı-akademisyen lider kitlesi yetiştirebilmesidir. Bir sebep de, İslamcıların gerek Refah-Ak Parti, gerek diğer sağ partilerin ismi altında iktidar olma tecrübesidir. Bu durum dindarların radikalliklerini aşındırıcı etkilerde bulunmuştur.
7- Bu hareketler büyük oranda, Seyyid Kutub’un “Yoldaki İşaretler”, Mevdudi’nin “Kur’an’a Göre Dört Terim” ve “İslam Anayasası”, Fazlurrahman’ın “İslam”, Mustafa Sıbai’nin “İslam’da Din ve Devlet” gibi eserlerinden etkilenmişlerdir. 60’lardaki çeviri faaliyetleri bu dini grupların doğup gelişmesinde en önemli sebeplerden biridir. Birçok aydına göre diriliş ve yükselişin, NATO’nun Yeşil Kuşak Projesi ile aynı zamanlara denk düşmesi dikkat çekicidir.
Bazı Önemli Kaynaklar
[1] Dini gruplaşma olgusunu “post-modern kabileler” kavramı bağlamında incelediğimiz bir analiz için bkz.
[2] Büyükkara, M. A. (2015).Çağdaş İslami Akımlar, İst. Klasik.
Kepel, G. (2001). Cihat. İst: Doğan.
Lapidus, I. M. (2010). İslam Toplumları Tarihi 2: 19. Yüzyıldan Günümüze, İst. İletişim.
Tatar, H. C. (1999), Nuh’un Gemisindekiler: Şehirleşme ve Dini Cemaatleşme, Turan.
Efe, A. (2013). Dini Gruplar Sosyolojisi, Dönem Yay.