
İslamogoşizm
İslamogoşizm (Islamo-gauchisme), Batı’da Müslümanların haklarını savunan solculara daha çok eleştiri ve aşağılama maksadıyla yapılan yakıştırmaya denir. Bu, birçokları için yersiz ve zorlama bir tabir olabilir. Aynı şekilde İslamogoşizm sözcüğü akademik de görülmez. Ancak kavram yeni bir olguyu açıklaması açısından dikkat çekicidir. Batı bağlamında daha çok İslamofobi kavramı kullanılırken bu İslamogoşizm de nereden çıktı? denilebilir. Kanaatimce bunu sormak yerine arkasındaki süreci anlamaya çalışmak daha mantıklıdır.
Batı’da aşırı-sağ ve muhafazakar Hristiyanlar karşısında Müslümanları ilk savunanlar genelde solcular oldu. Mesela Jean-Paul Sartre ve Michel Foucault gibi oldukça etkili isimler Humeyni Fransa’ya sürüldüğünde onunla tanışıp ona destek vermişlerdi. Sol-İslam arasındaki örtük yakınlaşma sömürge karşıtlığı ekseninde başladı, başörtüsü ve İslamofobi tartışmalarıyla arttı. İslamogoşizm de bu süreçte sağcıların solcuları eleştirmek için ürettikleri bir kavramdı [4]. “İslamcı-solculuk” ya da (Islamo-gauchisme) İslamcı sol olarak görülemez (gauchisme Fransızca solculuk demektir). Çünkü kavram Müslüman olmayan solcuların değerleri gereği Müslümanları savunmasını açıklar. İslamcı sol ise kendisini Müslüman ve solcu gören kimseleri tanımlar.
Fransa’da veya her hangi bir Batı toplumunda İslamofobinin kökeni İslam kadar eskidir. Fakat modern dönemlerde bu nefretin daha çok Müslümanların köle ticareti, işçi alımı veya başka amaçlı göçler sonucu Batı’da yaşamalarıyla ilgisi var. Artan Müslüman nüfus zamanla sosyo-kültürel açılardan gelişim gösterip gittikleri yerlerde kalıcı olmaya başlayınca ilk rahatsızlıklar ortaya çıktı. Zamanla sosyo-politik hayatın her alanında ev sahibi halklara rakip olmaya başladıkça tarihsel nefret güçlendi. Sosyo-politik hayatta görünürlüğü artan Müslümanlar “ötekileştirildiler”.
İslamogoşizm nedir? İslamo-goşizm nedir?
Ne var ki 1960’lardan sonra artan çokkültürlülük eğilimleri ve post-modern akımlar kısmen Müslümanların imdadına yetişti. Yeni sol bu süreçte evrensel değerlere daha hoşgörülü yaklaşmayı öğrendi. İslamogoşizm bu öğrenme sürecinin bir sonucudur. Müslüman toplumlarda ise aynı süreçte sağ ve milliyetçilik İslam’a yakınlaştı. Sol ise İslam’ın düşmanı olarak damgalanıp mücadele edilmesi gereken baş şeytan ilan edildi. Elbette burada Yeşil Kuşak Projesinin etkileri akla geliyor [1].
Avrupa’da artan aşırı-sağ eğilimlerin en önemli eleştiri hedeflerinden biri kuşkusuz görünürlüğü artan Müslümanlardır. Onların korkulu rüyası nüfusu hızla artan Müslümanların geçmişte İspanya, Balkanlar, Anadolu, Mısır, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Arap Yarım Adası’nda olduğu gibi bir kaç yüzyıl sonra Avrupa’yı İslamlaştırmasıdır. Avrupa’da güncel ekonomik ve sosyal rekabetin de tetiklediği bu endişeler milliyetçi ve kısmen Hristiyan bir kimlik üreten aşırı-sağın güçlenmesine yol açıyor [2]. Buna karşın Rus ve Çin sosyalizminden farklı gelişen Kıta Avrupası’ndaki sol birçok netameli tartışmada Müslümanların yanında durdu.
Başka bir açıdan bakıldığında solcu-İslam tartışması İslamofobinin tersten okunmasıdır. Direkt Müslümanları değil onları savunan kesimleri hedef alıyor. Fransa’da aşırı veya Selefi İslamcıların her eyleminden sonra sağcı milliyetçiler gür bir şeklide “Bu Müslümanları siz şımarttınız! Müslümanları desteklemekle hata yaptınız!” şeklinde eleştiriler yapmaktadırlar. Özellikle basında ve üniversitelerde Müslümanlara sağduyuyla yaklaşmak gerektiğini savunan çevreler eleştirilmektedir [3]. Türkiye’de de benzer bir tartışma 2010 Anayasa oylaması sürecinde “yetmez ama evet!” diyerek İslamcı AKP’yi destekleyen sol ve liberal aydınlar için yapılıyor. Bunlara Türkiye’nin İslamogoşistleri diyebiliriz!
Daha ileri düzeyde İslamogoşizm tartışmaları sol-İslam bağlamından çıkar. Meyssan’ın görüşüne göre bu aynı zamanda Müslüman Kardeşlerle başlayan ve halen devam eden Sünni İslam-Batılı istihbarat servisleri arasındaki bir danışıklı dövüşten başkası değildir [4].
Özetle, bu tartışma basitçe bizdeki “Yetmez ama evet!” tartışmasından daha çok su götürür. Tartışmanın merkezinde istihbarat servisleri ve Biden ile yeniden başladığını düşündüğümüz Yeni Soğuk Savaş var gibi görünüyor.
NOT: Karikatürde 2015 yılında fanatik İslamcılarca saldırıya uğrayan Charlie Hebdo dergisi ve İslamogoşizm bağlamında sıklıkla akla gelen “Aptallar Tarafından Sevilmek Zordur!” adlı filme atıf vardır.
İlgili Yazılar:
[1] İslami grupların 1960’lardaki uyanışı ve güçlenen sol arasındaki ilişkisiyle ilgili şu yazıya bakınız;
[2] Avrupa’da güçlenen aşırı-sağ ve din anlayışları konusunda şu makaleye bakabilirsiniz.
[3]
[4] Thierry Meyssan, Qu’est-ce-que “l’islamo-gauchisme”, https://www.voltairenet.org/article212376.html