iranda_dini_yasam

İran’da Din ve Dine Bakış: GAMAAN Araştırması Üzerine Bir Analiz

Din, Global

İran’da dini hayat. İran’da dini yaşam. İran’da dini inançlar


1979’da Humeyni’nin İslam Devrimi’yle tarihsel bir döneme giriş yapan İran aradan geçen zamanda bütün Dünya’nın ilgisini çekmeye devam ediyor. Petrol politikaları, nükleer araştırmaları, etnik baskılar, dini ve mezhepsel ayrımcılıklar ve elbette Batı-İsrail ile yaşadıkları sorunlar bu ülkeyi gündemde tutmaya devam ediyor. Biz de İran üzerine çevrimiçi olanakları kullanarak yapılan bir araştırmadan hareketle bir analiz denemesi yapacağız.

İran 79 Devrimi sonrasında laik Şah yönetimini yıkarak Şiiliği devletin resmi ideolojisi ilan etti. Bir anlamda şeriat ülke yönetim şekli oldu. Bu düzeni korumak için Devrim Muhafızlarına önemli yetkiler verdiler. Sokaklarda tesettüre aykırı giyinmekten konutlarda içki içmeye birçok konuda şeriat adına denitim yapma ve ceza verme yetkileriyle bu muhafızlar mollalarla birlikte Devrimin koruyucusu oldular. Daha dindar ve güzel bir toplum yaratmak için 50 yıldır mücadele eden devrimin ideolojik ve baskı aygıtları bunda ne kadar başarılı oldu? Dünya’nın merak ettiği sorulardan birisidir.

Dindarlık somut bir olgu değildir. Nasıl ölçüleceği tartışılmaya devam etmektedir. Ancak toplumlar üzerine yapılan bazı araştırmalar bize fikir verebilir. İran toplumu üzerinden çevrimiçi yollarla yapılan 2020 tarihli bir araştırmayı bütün İran toplumuna yaymak elbette doğru değildir. Diğer yandan buradaki veriler “sokağın nabzını yakalayamasa da” İran’ın başka yönünü görmemiz açısından değerlidir. Yine, devrim baskısı nedeniyle Devlete karşı olumsuz fikir beyan etmenin zor olduğu ülkede internet üzerinden fikir beyan etmenin yüz yüze anketlere göre daha doğru sonuçlar verebileceği de bilinmelidir. Bir başka nokta ise devrim baskısı sebebiyle ülkeyi terk eden milyonlarca İranlının da dinle sorunlu ya da devletin dindarlığını benimsememeleri sebebiyle bu araştırmada sekülerleşme yönünde belirleyici olabilecekleri akılda tutulmalıdır. GAMAAN isimli merkez bu araştırmayı yönetti.

İran internet kullanımı açısından güçlü altyapı olanaklarına sahiptir. Yetişkin halkın %70’inin en az bir sosyal medya platformuna üye olduğu bilinmektedir. Bu araştırma da özellikle sosyal medya ağlarında popülerlik kazandı. Rejim yanlılarının da bu araştırmayı en üst seviyede yayarak kendi görüşleri lehine yönlendirme yaptıkları belirtilmiştir. Sonuçta 40 binden fazla İranlı bu araştırmaya katılmıştır. Çalışmanın altyapısı hazırlanırken ülkedeki son seçimlerin temel bileşenleri baz alınmıştır.

İçindekiler

İnanç Grupları ve İnanç

İran ve birçok Orta Doğu ülkesi nüfus sayımlarında ülkedeki Müslüman oranını %99 dolaylarında Müslüman göstermeye eğilimlidir. Buralardaki laikler, gayri Müslimler veya agnostikler yok sayılmaktadır. Çoğu kimse için %99 Müslüman söylemi politik geçiştirmeceden ibarettir.

İran da nüfusunun hemen tamamının Müslüman olduğu iddiasındadır. GAMAAN araştırmasına katılanların ancak %40 kadarı kendisini Müslüman şeklinde tanımlamıştır. Yine belirtmek isteriz ki bu veri İran’da halkın genel durumunu değil internet kullanıcısı İran’da veya Dünyaya dağılmış İranlıların görüşünü yansıtmaktadır. Dolayısıyla rakamları buna göre okumak gerekir. Verilerden hareketle kendisini ateist olarak tanımlayanlar %9, agnostikler %6, Hümanistler %3’tür.

Yukarıdaki dikkat çekici verilerden biri kendisini Zerdüşt şeklinde tanımlayanlardır (%8). Devrim öncesi Şah döneminde modern İran milliyetçiliğinin en temel dayanaklarından birisi Zerdüştlüktü. Dolayısıyla bugünkü rejimden hoşnut olmayan, eski rejim destekçilerinin inanç olarak değilse de kimlik olarak kendilerini Zerdüşt şeklinde tanımlamaları şaşırtıcı değildir. Bu durum başka toplumlarda da karşılaşılan bir olgudur. Diğer yandan dinin baskıcı bir sisteme dönüştüğü İran’da dine karşı reflekslerin gelişmesi olasıdır. Bu tür toplumlarda İslamofobik zihniyetim geliştiği görülmektedir. İran’da dini hayat araştırmasına göre, hiç bir inancım yok (%22), din ve tanrı konusunda bir şey bilmiyorum (%6) veya inanmıyorum (%9) diyenlerin azımsanmayacak oranlarda olması düşündürücüdür.

Araştırmaya katılanların %78,3’ü Allah’a inandığını söylemiştir. Hiç bir şeye inanmadığını söyleyenler ise %19,6 olarak gerçekleşmiştir. Ölüm sonrası ahiret hayatı, cennet-cehennem inancı, cinlere ve kurtarıcı bir mehdinin geleceğine inançlar da %25 ile %37 arasında değişmiştir. Yukarıdaki katılımcı profili göz önünde bulundurulursa bu sonuçlar normal kabul edilmelidir.

Hayatınızda İnançlarınız Ne Yönde Değişti?

İlginç verilerden birisi katılımcılara yöneltilen, yaşamınız boyunca dini fikirlerinizde değişim oldu mu? olduysa ne yönde değişim oldu? sorusudur. Buna göre genel bulgulara uygun şekilde gençler, üniversite okuyanlar, şehirliler ve erkekler daha çok sekülerleşme yönünde değiştiklerini belirtmiştir. Toplamda yaklaşık %47’lik kesim dinden uzaklaştıklarını belirtmiştir. Yaklaşık aynı oranda İranlı ise hayatlarında dini anlamda bir değişim yaşamadıklarını ileri sürmüşlerdir. %6’lık kesim din değiştirdiğini belirtirken aynı oranda katılımcı ise daha dindar olduğunu ifade etmiştir.

Buradaki verilere göre kırsal kökenlilerin din değiştirme ve daha dindarlaşma oranı dikkat çekicidir. Katılımcıların önemli bir kısmının diaspora vatandaşları olduğu düşünüldüğünde yurtdışı deneyimlerinin din değiştirme ya da başka dinde/eski dinlerinde daha dindarlaşma şeklinde değişmesi şaşırtıcı olmamıştır. Statik anlamda yerleşik İranlılar üzerinden okursak bu veri genel sosyolojik verilerle çelişir.

Diğer Bulgular

Katılımcıların 1/3’ü İran’da kullanımı yasal olmasa da alkol kullandıklarını söylemiştir. Yine yaklaşık %60’ı namaz kılmadıklarını dile getirmiştir. 2020’de devlet destekli bir araştırmada değişik sebeplerle de olsa oruç tutmayanların oranı da aynı şekilde tespit edilmiştir. Burada yazarın bize sunduğu bir ek bilgi vurgulayıcıdır; 1975’te yapılan kapsamlı bir araştırmada İran’da günlük dualarını yaptıklarını ve orucu önemsediklerini belirtenlerin oranı %80 bulunmuştur.

Araştırmada katılımcıların %22,7’si başörtüsünün dinsel gerekliliğine inanırken %57,5’i buna inanmamaktadır. Yaklaşık %20’lik katılımcı ise bu konuda fikir beyan etmemeyi tercih etmiştir. Diğer yandan katılımcıların %72,4’ü başörtüsünün kamusal alanda bir baskı aracı olmaması gerektiğini belirtmiştir. Bunu onaylayanlar %15 çıkmıştır. Doğurganlık oranları ve dindarlık ilişkisi bağlamında yapılan bir araştırmada da İran toplumunun sekülerleştiği sonucuna ulaşılmıştır.

İran’ın önce katı laik Şah rejimini sonrasında da katı İslamcı rejim deneyimini yaşadığı biliniyor. Katılımcıların bu konudaki tutumları merak edilmiştir. İranlıların %43’ü hiçbir dinin kamusal alanda görünür ya da baskın olmaması gerektiğini belirtti. %41’lik kesim ise her dinin ve inancın kamuya eşit şekilde açık olması gerektiğini söylemiştir. Buradan hareketle İranlıların açık şekilde bir dinin baskısını reddettikleri yorumunu yapabiliriz.

Değerlendirme

Sekülerleşme teorisyenleri açısından bu olgu her toplumda farklı yönlerden gözlemlenebilir. Batı Avrupa ile Kuzey Amerika’nın tecrübeleri bile birbirinden farklıdır. Diğer yandan İslam toplumlarındaki sekülerleşme de diğer toplumlardan farklıdır. Özellikle İslam’ın gündelik yaşamın tamamına etki etme potansiyeli bu düşünceyi destekler.

İran’da yaşanan İslami devrim sonrası ülkeyi terk eden yüz binlerce vatandaş gittikleri yerlerde yeni yaşamlar ve fikirlerle tanıştılar. Aslında yukarıdaki bulgular daha çok bu diaspora toplumunun fikirlerini yansıtıyor görünmektedir. Ancak diaspora veya yerleşik İranlılar üzerine olsan gördüğümüz tablo seküler toplumu işaret etmektedir. Bu topluluk bir şekilde İranla ilişki kurmaya devam etmektedir. Son bir kaç seçimdir Batıya karşı ılımlı adayların yükselişe geçmesi mollaları kızdırsa da ülkenin yönünü göstermektedir. Yapılan reform yanlısı gösteriler de aynı yöndedir.

Tarihsel derinliği ve kültürel çeşitliliği göz önüne alınırsa İran’daki değişimin pek uzak ihtimal olmadığını akla getirmektedir. İran’da dini hayat buna göre yeniden şekillenecektir.

Not: İslam toplumlarında İslamofobinin yayılışı ve nedenleri üzerine analizler için bkz.

Not: GAMAAN araştırmasının orijinal metnine buradan ulaşabilirsiniz


Bir cevap yazın